Biz de Şehit Viyan'ı anlatmaya çalıştık. Herkes dilinin döndüğünce, onu yaşayanlar, onunla birlikte yaşayanlar, onun yaşamına tanık olanlar, eylemine tanık olanlar, görebildikleri anlayabildikleri kadarıyla Şehit Viyan'ı anlatmaya çalıştılar. Şehit Viyan'ı bu toplumun belleğinden silinmemecesine nakşetmek, Viyan'ı yaşamın ölçüsü haline getirmek, Viyan'ı mücadelenin bayrağı haline getirmek, özgürlük mücadelesi yürüten her militanın temel bir görevi ve varlık nedenidir. Daha önceki şehitlerimize yaklaşımda Önderliğin ölçüleri, şehide yaklaşımı, şehit karşısındaki duruşu esas alındığı takdirde: Viyan gerçeği; hem demokratik komünal toplumsal değerlerin temsilcisi olan mücadeleleri, hem Kürt dinamiği adına direnen mücadeleyi ve en önemlisi de kadın özgürlük hareketi adına mücadele eden militanın kendisini bütün yetmezliklerinden kurtarabilecektir.
Viyan'ı anlatmak demek, Viyan'ı sadece dile getirmek demek değildir. Viyan ateşten bir gerçekliktir. Viyan'ı anlatmak demek, Viyan'ın yakmış olduğu ateşte kendini arındırmak demektir. Viyan'ı, anlamak demek, Viyan'ı yaşamak demektir. Viyan'ın hayallerini, özlemlerini, Viyan'ın uğruna kendini ortaya koyduğu bütün değerleri onun adına yaşamak ve yaşatmak demektir.
Viyan'ı anlatmak ve yaşatmak elbette zor bir görevdir. Ama Viyan'ı anlamak, yaşamak ve yaşatmak da gerçekten büyük bir coşkudur. Viyan ateşten bir gerçektir ama bu, ateşten coşkuyla, büyük bir bilinçle, halay duruşunda bir ateş olma gerçeğidir. Viyan ile yaşayan herkes Viyan'ın bir yönünü anlatmıştır. Viyan'ın ideolojik, örgütsel duruşu, mücadele içerisindeki duruşu, Viyan'ın kadın duruşu birçok yönüyle anlatılmaya çalışılmıştır ve anlatılacaktır. Ama Viyan anlatılacaksa, o her şeyden önce bu yaşamın en coşkun rengi, en coşkun sesi, en coşkun halayıdır. Viyan, mücadeleyi gerçekten pırıl pırıl bir tebessümle, cıvıl cıvıl halayları ile ve gerçekten yoldaşça bütünleşen olarak yaşayan bir gerçektir.
Viyan özgür kadın gerçeğidir. Bütün insanı kucaklayan bir ana kadın gerçeğidir. Kendi toplumsallığı ile buluşan, neredeyse bütün insanlığı ve özellikle Kürt olarak adlandırdığı ve aşık olduğu toplumsal gerçeği kucaklayan, hepsini kendi çocukları gibi gören, bir ananın çocuklarına duyduğu şefkatle, sevgiyle, koruma duygusuyla sahiplenen bir gerçekliktir. Viyan'ı salt ideolojinin, siyasetin, askerliğin diliyle anlatmak doğru olmayacaktır. Bunların hepsi Viyan'da yaşayan ve güçlü olan yönlerdi. Ama Viyan her şeyden önce, bütün her şeyiyle bir kadın-insandır. Onunla yaşayan arkadaşlar onun bu yönüne dikkat çekmeye ve anlatmaya çalıştılar.
Viyan demek, bütün bu değerleri en güzel ifade eden, kendini en güçlü bir biçimde yaratan, yürüten ve bugün de yaşatan Önder Apo'nun yaşayan gerçeği demektir. Viyan, hiçbir zaman Önder Apo'dan kopuk değerlendirilemez. Bunu, kendi mektuplarında da söylemiştir: mücadele tarihi, özellikle son yedi yıllık tarihini, Önderlikle anı anına yaşayan, onunla bütünleşmek isteyen bir gerçekliktir. Viyan'ı anlamak Önder Apo'yu anlamak; Önder Apo'yu anlamak Viyan'ı anlamaktır. Birisini anlamadan diğerini anlamak mümkün olmayacağından, Viyan'ı, Önder Apo'nun Şehide, mücadeleye yaklaşımı, tarihe, günlük kendini var etme eylemine yaklaşımıyla anlamak mümkündür.
Biz de Viyan'ı böyle anlamaya ve anlatmaya çalıştık. Viyan'ı anlatmak bir görevdir demiştik. Bu görevi hareket içerisindeki bütün kadro ve militanlar bir biçimde yerine getirmeye çalışmaktadır.
Şiir acemiliğinin mısralarında ama insan yüreğinin en derinlerinden gelen bir samimiyetle anlatmaya çalışırken, kimisi Viyan'la yaşadığı bir anıyı kendi yaşamının en değerli bir hatırası, bir armağanı olarak getirip önümüze koydu. Kimisi Viyan'ın kadın özgürlük mücadelesi, toplumsal özgürlük mücadelesi içerisindeki askeri, siyasal, militan yönünü ortaya koymaya çalıştı. Kimisi Viyan'ın çocukluğunu anlatmaya çalıştı. Kimisi Viyan'ın yanından geçerken, söylediği bir sözden, verdiği bir merhabadan bir bakışından aldığı gücü anlattı. Böylece herkes bir yönüyle Viyan'ı anlatmaya çalıştı.Viyan ile birlikte yaşamış olmak, Viyan'ın varlık nedeni olan, Viyan'ı yaratan önderlik gerçeğinin militanları olarak, onun adına mücadele etme iddiasında olan insanlar olarak, onu anlatma görevini yerine getirmek varlık nedenimizdir.
Viyan PKK'nin yeniden inşa sürecinin Onikiler’inden birisiydi. PKK Yeniden İnşa Komitesi içerisinde yer alıyordu. Bazı arkadaşlar, PKK Yeniden İnşa Komitesini Onikiler olarak adlandırıyordu. Onikiler’in en genciydi. Onikiler aslında bir yerde İsa'nın havarileri, Derwéşé Evdi'nin On İki Süvarisi ve önderliğin ilk yol arkadaşlarına atfettiği bir adlandırma olarak içimizde gelişti.
Görevinin tarihsel bir misyon olduğunun bilincindeydi. PKK'nin Yeniden İnşa sürecindeki tartışmalarda, bu adlandırmayı her duyduğunda, bizim onikiler’den biri olarak ifade ettiğimiz arkadaşlardan birisi olmanın kendisi için ne kadar onur ve gurur verici, ama bir o kadar da ağır bir yük olduğunu sürekli dile getiriyordu. Onikiler isminin çok ağır bir isim olduğunu söylüyordu.
Arkadaşlar kendisini hep en genç havari olan Petrus'a benzetirlerdi. Gülerdi. İsa, öğretisini, kilisesini Petrus'un üzerine kurduğunu söylemişti. Petrus kaya anlamına geliyor. O da en genciydi. Viyan, Önderliğin öğretisini üzerine kurulacağı en sağlam kayaydı. Bu, şehit düştüğü için söylenen bir şey değildir. Arkadaşları, Viyan'ı yaşarken de bu benzetme ve isimle adlandırdı. O bundan hem gurur duyardı, hem de gururdan, sevinçten ve yükünün ağırlığından yanakları kızarırdı. Viyan yüzü kızaran bir insandı. Gülerken yüzü kızaran, yükünün ağırlığını hissettiğinde yüzü kızaran, sevinçten ya da öfkeden gözleri dolan, kahkahalarla gülebildiği kadar hiç çekinmeden ağlayabilen bir insandı. O her şeyiyle bir insandı.
İnşa sürecinde özellikle hareketin çok ciddi sorunlarının tartışıldığı, bu sorunların her şeyine müdahale etme görevi ile mükellef kılınmış bir görevin sahibiyken, duruşu, görevleri sahiplenme ve yürütme tarzı, o genç yaşında hayranlık uyandırıcıydı. Bunu herkes görüyordu. En önemlisi de Viyan buna layıktı. Bunu kabul etmeyen, içerisine sindiremeyen neredeyse tek bir kişi bile yoktu. O anlamda Viyan, sadece eylemi ve şahadeti ile anlaşılması gereken ya da sembolleştirilmesi gereken bir gerçeklik değil, bütün yaşamı ile anlaşılması ve ölçü haline getirilmesi gereken bir gerçekliktir.
Birçok şeyi anlatıldı Viyan'ın. Anlatılacaktır da. Burada anlatılanlar Viyan'ı elbette çok eksik ifade edecektir. Viyan hiçbir zaman tümüyle anlatılmış olmayacaktır. Viyan sürekli anlatılması ve öğretilmesi gereken bir gerçekliktir.
Onu hangi dille anlatacağımızı tartıştık; Kürtçe mi, Arapça mı, Farsça mı olsun diye. Viyan ne kadar çok dil konuşuyor diye şaşırdık. Viyan Kürtçe konuşurdu, Arapçayı bilirdi. Kendine has bir Türkçesi vardı. Bu dillerin hepsini konuşurdu.
Viyan gerçeği kürdün, kadının ve insanın buluştuğu bir gerçektir.
Viyan gerçekten bir Kürt’tü.
Viyan gerçekten bir kadındı.
Viyan her şeyiyle gerçek bir insandı.
Kendisiyle birlikte yaşayanlar bu üç yönünün iç içeliğini sürekli görmüşlerdir.
Bir kadın gibi sevinebilen, bir militan gibi öfkelenebilen, bir insan gibi ağlayabilen bir Viyan'ı tanıyoruz.
Viyan'ı herkes birçok yönüyle anlattı.Anlatmaya devam edecek.Viyan bir kahramandır, çünkü Viyan yaşayan bir gerçeklik olduğu kadar, geleceğin bir efsanesidir. Kahramanlar ve efsaneler, bir halkın yaşamak istedikleri hayallerinin yaratmış olduğu ürünleridir. Viyan bir gerçekliktir. Ama bütün bir toplumun sürekli yaşamak istediği, yaşatılmasını istediği bir gerçekliktir.
O gerçeklik içinde yaşayanlar anlattılar, anlatacaklar. Ama Şehit Viyan'ı bir de hiç görmemiş, onunla birlikte hiç yaşamamış olanlar anlatacaklardır. Onlar da kendi yüreklerinde, hayallerindeki Viyan'ı anlatacaklardır. Viyan yaşayan bir gerçek olduğu kadar, insanların yüreğinde ve hayallerinde mutlaka yer edinmesi gereken bir kahramandır. Yok edilmeye çalışılan, kahraman efsane gerçeğinin de içinde yerini mutlaka bulacaktır. Bu anlamda Viyan'ı anlamak anlatmak; Viyan'ı yaşamak ve yaşatmak anlamına geliyor.
O bizim tarafımızdan ne kadar anlaşılır, ne kadar anlatılır bilinemez bilinemez. Ama kesinlikle yaşayacak ve yaşatılacaktır. Çünkü Viyan kendi toplumunu, yüreğinde ve beyninde yaşayan bir insandı. Kendi toplumunu yüreğinde ve beyninde yaşayan bir insan, kendi toplumunun yüreğinde ve beyninde de sürekli yaşayacaktır.
Kendi toplumunu yaşayan insanı, toplumu da yaşatır.
Viyan Kürdü yaşadı, insanı yaşadı, kadını yaşadı.
Kürt insanı ve kadını Şehit Viyan'ı yaşayacaktır, yaşatacaktır.