Sarya Siverek
Kalemim yeter mi acaba yüreğimdekileri anlatmaya, hele söz konusu siz olunca. Yüreğim fırtınaya dönüşüyor. Acı, öfke, sevgi, özlem, güzellik, hepsi bir bir kendini anlatmak istiyor ve o anda başlıyor fırtına. Bu fırtına yaşamın her alanına yansıyor. Fırtınanın dindiği an size ulaşılacak an olacaktır. Başka türlü bu yürek asla sakinleşemeyecek. Çünkü siz insanın umut ışığısınız. Binlerce hatta milyonlarca insan bu umudun bekçileridirler.
Size cevap olabilmek için özgürlük çığlığı olmak istiyorum, ya da zifiri karanlığı aydınlatan ateş toplarından bir parça olup, o lanetli İmralı’yı ve tüm özgürlük mahkûmlarını tutsak eden düşmanın beyninde patlamak istiyorum. Yaşam kaynağımız olmadan her şey anlamını yitiriyor. İçimize ektiğiniz özgürlük tohumlarının filizlenmesi için aydınlığınıza ihtiyaç duyuyoruz. Solmuş yaşam canlanmalı. Kelimeler anlamını yitirmiş durumda, her taraf kar beyazdır şimdi. Güneşin yokluğuyla renkler de donmuş şimdi. Mezopotamya, doğan güneşin yaratıcı renk armonisinde dans etmeye hazırdır. Her günün batımında ayrı bir resim çizilir, karanlığın sessizliğinde ay ve yıldızlar güneşin gölgesinde geleceğin resmini çizerler. Güneşin gelecekle buluştuğu anda kilometreler, yerini bir yürek mesafesine bırakır. Kürdistan dağlarını aşıp geleceğiz. Bir tarihi başka bir tarihte birleştirecek o anda tüm harabe edilmişliklere rağmen aşkla dokunacağız bu sonsuz güzelliğe.
Sizinle AMED SURLARINDA buluşma dileğiyle. Sevgi ve saygılarımla